zeydan

Posted in By ali 1 yorum


adım zeydan. 7 yaşındayım. okumayı yeni öğrendim, ama son dört gündür okula yollamıyor annemler.ben de arada çıkıp misket oynuyorum komşu çocuklarıyla. çünkü misket oynamayı çok severim ben.
misketlerim var benim. yüzlerce,rengarenk misketler...

hava kararmaya başlayıncaya kadar misket oynarım komşu çocuklarıyla. ama akşam ezanı okunur okunmaz eve çağırırlar hepimizi.sonra arka odaya yollar abimlerle beni babam.elektrikler olmadığı için yapacak fazla bir şey de olmaz zaten içeride kalsam da. neden gönderildiğimi bilmiyorum ama.

biz odadayken annemle konuşurlar içeride. ben de çok merak ederim ne konuştuklarını. ama karanlıktan çok korkarım, o yüzden hemen uyumaya çalışırım,dinlemek yerine.zaten ablamla abim fark etmeden dinleyemem.

ama önceki gece dinledim onları konuşurken. 'misket bombası' gibi bir şeylerden bahsediyorlardı. kulaklarıma inanamadım. konuştuklarına göre, gökten misket yağacaktı! ne kadar güzel! oynayacak bir sürü misket olacak her yerde!

ertesi günü iple çektim.yine arkadaşlarımla misket oynadım. ama aklım akşama gökten yağacak misketlerdeydi. sonra eve gideceğimi bildiren akşam ezanı okundu. eve gittim. çok heyecanlıydım. hava kararınca yine arka odaya yolladılar beni. abimle ablam uyuyana kadar bekledim. onlar uyuyunca gizlice evden çıktım. yağan o misketleri görmeliydim! belki bir gaflik bile bulabilirdim!

biraz bekledikten sonra gökten binlerce misket yağdı.
çok güzel görünüyorlardı.parlaktılar. göz alıcıydılar.

ve gözlerimi aldılar.


gözlerimi bir hastanede açtım diyebilmek isterdim. ama açamadım bir daha gözlerimi.
başucumda ağlama sesleri duyuyorum belli belirsiz. sesleri de tam seçemiyorum zaten.kulaklarım da yanmış.

tahminime göre bir hastane yatağındayım şimdi.benim yatağım kadar rahat değil çünkü. ve ortalıkta çok fazla bağrışan insan var. sesler, canımı acıtıyor. benden daha çok acı çekenler de olsa gerek. bu bağırtı ona işaret.

elimi cebime attım.
sağ cebimde bir kaç kırık misket var. sol cebimdekileri ise bilmiyorum. çünkü bir sol kolum da yok artık.

ağlamak istedim bağıra bağıra. gözyaşı çıkmadı tek damla. sadece bağırabildim.diğer yüzlerce bağırtı arasında kayboldu bu büyük hastanede sesim.saatlerce bağırdım.

ardından yaralarım hızlı iyileşir diye eve yolladılar bizi. bir kol iki de göz bıraktım hastanede.
bir daha misket göremeyeceğim, oynayamacağım gerçeğini fark ettim ansızın. ağlamaya çalışıp olmayan gözlerimden olmayan gözyaşlarım çıksın istedim.
nafile.
sadece acı hissedebildim.

sokaklardaki insanların korku dolu konuşmalarını dinledim yolda. ve annemlerle eve doğru adım adım yol aldım. yarını görebilmek için dua etti herkes. benimse içinde 'görmek' kelimesi geçen bir tek cümleye tahammülüm kalmamıştı.içimden şarkılar söyledim:
'yağ satarım, bal satarım...'

akşam ezanına kadar cam önünde oturup çocuklardan gelen sesleri dinledim. yarısı kırılan misketlerimi sokağa fırlattım. göremediğim sürece, bana ait değiller nasılsa. bir daha asla oynayamayacağım. misketlerimi paylaşmalarını duydum.ama tepki veremedim. ah ben de bir miskete sahip olsam o fırlattıklarımdan; biraz olsun rengini görebilsem...

akşam ezanı okundu ardından.arka odaya götürdü abim beni. uzandım. gece boyunca 'gökten misket yağdı'.seslerden anladım.sabah uyandığımda ise kaybım sadece bir kol ve iki göz değildi.
bir anne ve bir baba kadar daha borçlanmıştı füzeler bana. bağırdım.ağlayamadım.

adım zeydan.7 yaşındayım. on gündür okula gitmiyorum.artık abimler yollamıyor. okumayı biliyor, okuyacak kadar göremiyorum.

ve misketlerden nefret ediyorum.