pencereden kar geliyor

Posted in By ali 0 yorum

erkan oğur ve ismaıl hakkı demircioğlu ikilisinin konseri vardı odtü kkm'de. duyduğum gibi yardır yardır gittim. en başta orada bana eşlik eden volkan ve kuter'e; konsere gidene kadar takıldığımız bulut'a teşekkürü borç falan bilirim.

izlenimlerime gelince;

öncelikle erkan oğur'un dinleyici kitlesinde yaş ortalaması bizim için hayli yüksekti. ortalamayı düşürdük, mutluyuz.

erkan oğur ve ismail hakkı demircioğlu konuşmadıkları zaman müthişler. ama konuşmaları şarkılarından falan epey bağımsız. hatta yer yer saçmalıyorlar. ama güldürüyorlar bu saçmalığa. sahneleri iyi.

erkan oğur ismail hakkı demircioğlu'na "hiç savaşlar biter mi ismail?" dedi ismail hakkı demircioğlu elektrikli arabalar gelince petrol savaşları biter temalı( evet dünyanın en saçma konularından biriydi, petrole ihtiyaç hiç biter mi abidin?) konuşmasında. o an o müzik üstadı mütevazı adam yerine bir an için dünyanın en yüzeysel insanı geldi. sonra gitti.

iki sağımdaki bir gerizekalı aşağıdan yükselen "hocam, pencereden kar geliyor!" şeklinde yüklemsiz zamansız zarfsız cümleciğine "hoca camide ekikiki" gibi bir tepki verdi. ulan mal hoca camiden ayrılıp odtüye geleli asır oluyo haberin var mı? odtüde hocam lafı bu kadar gerizekalı bir tepki görmemiştir sanırım.

erkan oğur arayı vermeden önce "şimdi maçka yöresinden bir türkü var ardından kalanlarla devam ederiz" dedi. hocam sen divane aşık gibi çalacaksın iki saz ve iki sesle muhteşem harmanlayacaksın; oradan bir gerizekalı da çıkıp gidecek? bu kadar mütevazı olma be erkan baba. vallahi. sen bana orada "kırkbeş dakika kalkmadan bekle" desen eyvallah der seni beklerim o arada. biliyosun. herkes bekler. ki kalanlar dediği güruh herkese tekabül ediyordu.

pencereden kar geliyor'u konserlerde söyleme alışkanlığı yoktur erkan baba'nın. o gelgitli muhteşem sese rağmen söyleyemiyorum iddiasında hala. "bu şarkıyı hiç kaydetmemeliydim" dedi."söyleyemiyorum." diye ekledi. "bu şarkıyı bir kadın söylemeliydi, zaten ibrahım tatlıses kızdı bunu söyledikten sonra 'annem değil anam denir' diye. hepsini söyleyemem ama bir iki parçasını söyleyelimç" dedi. buradan sonra konu ikiye bölünüyor. birincisi ulan öküz evladı öküz ibrahim tatlıses, senin ne haddine erkan oğur'u eleştirmek? sen git "eaeaeatelım mııe earaab gızıııı" diye sikimsonik şarkılarla uğraş, adam müziğin kralını yapıyor. hatta herif enstrüman mucidi( ki bunu ve sessizliğini konu alan bir karikatürle bitireceğim)ne diyorsun amınakoyum? git ibo show falan yap. kaybol allasen.

erkan oğur'u zaten kınıyorum. bu da ara bir başlık. ulan ses var yetenek var ısrarla susuyorsun. üstadsın, kralsın ama şarkı söylememek için çabalamaktan ölüyorsun. n'olurdu şöyle doyasıya bir pencereden kar geliyor söyleseydin bize?

hakkını yememeli ama.pencereden kar geliyor'un da yaklaşık yarısını söyledi. bisin ilk şarkısı olarak- iki şarkılık bir bis yaptı- oturduğum yerde gözlerim doldu. biraz da süzüldü hatta yaşlar. ardından ahçik( esasen ermenice bir isim ve a ile i arasındaki harf türkçede olmadığından ağçig diye yazılır diyolla)diye bir harput türküsü söyledi. elazığlılık müessesesini hiç bu kadar sevmemiştim. çıkarken gözlerim dolu doluydu.


kaç zamandır böyle bir şeydi ihtiyacım olan. kafamı dinginleştireceki biraz ağlatacak içimi bir hoş edecek bir şey olarak erkan oğur konserinden daha iyi bir alternatif bulamazdım sanırım. süperdi.


karikatüre gelince linki budur.

sipeyşıl tenks tu umut sarıkaya.

bir de erkanogur.gen.tr'de hakkında kısmına tıklayınca çıkan kısacık yazı beni epey etkiledi. mütevazı gibi:

"1954-...müziği sever"

düşüncelerime dair

Posted in By ali 0 yorum

asırlarca okumak istiyorum. sadece şiir okumak. elimde olsa bir süre eve kapanıp sadece şiir okuyabilirim.

zihnimde kelime eksiklikleri var ve bunları şiirlerle kapatıyorum. kelime dağarcığımın ruh halimi ya da o anki anlayış gücümü tatmin edici bir biçimde tarif edemediği bir noktadayım. sanırım daha fazla kelime öğrenmem ya da zihnimi dinlendirmem gerek.

sadece şiir okuyarak bu eksiği kapatabileceğime inanıyorum.birbirinden bağımsız sözcükler yerine anlamlı söz öbekleriyle özetlenebilir sanki her şey. şiirlerden söz öbekleri aşırıyor, zihnimin tarifsiz boşluklarına yerleştiriyorum.tüm boşlukları dolduruyorum sınavdan tam not alıyorum.

bilidiği üzere sanata çok saygısı olan bir insan değilim. meslek olarak en azından. zira üretime doğrudan katkısı olmayan pek çok işi gereksiz görüyorum. yani kısacası, sıçarım heykelinize bana üretimle gelin. ama yazınlara sinemaya ve müziğe saygı duyuyorum. gerçi sinema resmi olarak bir sanat kolu değil; ama idare edin. yazınlarda da bu ara en çok şiire saygı duyuyorum.

kelimelerle oynayıp anlamlarını değiştirmeyi eğlenceli bulan bir insanım, genel olarak bilinir de bu. ve kelimeler üzerinde basit hilecikler pusular kuran bir insan olarak kelimeleri kuklasına çevirip de göründüğünden öte anlamlar yükleyebilen insanların önünde önümü iliklemem doğaldır.

bugün otobüste okurken fark ettim. ağır şeyleri okuyacak kadar dingin değil kafam.yelkenleri yamalı bir takayla fırtınaya çıkmak istemiyorum. ben böyle meltemlerde iyiyim. şiirlerde gezinmek kafi geliyor. bir kenardan da roman götürmeye çalışıyorum. hafif hafif.

çok fazla düşünce var kafamda. daha doğrusu vardı. düzeliyor. kurul derdini iyi-kötü geçirdim. geri kalanıysa biraz kazım'la planlayarak biraz olcan'dan destek alarak rahatlattım. ama zihnimin bir kuş gibi hafif olmasını istiyorum. azıcık bir zamana ihtiyacım var sanırım.

yazasım gelmiyodu epeydir. zihnimin doluluğuna karşın kalemim bomboştu. bugün çok güzel bir tetikleme oldu. bana ilk mizah yazımı yazdırıp da "devam et" diyen insanı gördüm. üstelik kendisinden bahsettikten on beş dakika sonra. oturdu sohbet ettik. "yaz" dedi. teşvike ihtiyaç duyan bünyem de klavyeye sarıldı.

zihnimde " komiklikler-şakalar" diye yaftalı olan düşünceler uçuşuyordu, hepsi kışla beraber sanırım güneye göçtü. bense kuzeyin oğlunu dinlemekte olduğumdan yetişemedim kendilerine. spontan olarak rastladığım düşünceyi avlıyorum. bunun dışında av sezonum kapalı. "ağlak bişeyler" yaftasıyla raflara dizdiğim düşünceler akın akın geliyor. ama birbirilerinden bağımsızlar. aklımda sanıyorum 7-8 tane yazı var. ama hangi kelimeleri hangisine koyacağımı bilmiyorum. sadece bir iki yazı netleşmek üzere. bir de rakı şişesinde balık olsam'da expheliar'la bir yazı dizisi planladık bugün. bunun dışında spontan olarak(ibne biyokimyacı çok kullanıyo diye takıldım bu lafa da) gelen pasa gelişine dayamayı düşünüyorum. ama karışık düşüncelerim arasından sinsi planlar fırlıyor. o kadar piç bir sırıtma yerleştiriyor ki yüzüme, he he ehe hehehe diye gülmekten kendimi alamıyorum. şu anda da bunu yapıyorum hatta. he ehe ehehe.

düşüncelerime kitap, zihnime kütüphane muamelesi yapıyorum. düşüncelere beyaz etiketler çakıp atıyorum kenara. aklıma gelince çıkarıp okuyorum. güzel oluyor. mesela bir yazı girişi geldi aklıma. bekliyor. devamı gelene kadar. beklesin mınakkiym.

sonbaharın gidişi var aklımda. adım adım bitiyor en sevdiğim mevsim. buna üzülüyorum zaman zaman. karın ortasında büyümüş her çocuk gibi kardan nefret ediyorum. ama genelin aksine soğuğu seviyorum. karsız soğuğu, hele ki yağmuru çok seviyorum. üstelik artık hüzne kendimi kaptırmıyorum. dinlediğim hüzünlü müziğin hüznüne değil, hikayesine kapılıyorum artık. sık sık erkan oğur, volkan konak ve ahmet kaya dinliyorum. ve hikayelere şöyle incesinden bir sırıtış bırakıp kendi hayatıma dair tüm düşüncelerden arınıyorum. benim kendime ait olan dışında da hikayelere ihtiyacım var.

bu arada müzikten bahsetmişken ve erkan oğur demişken;
divane aşık gibi'yi 45 kişiye söyletip piç etmektense delikanlı gibi ismail hakkı demircioğlu erkan oğur'a bırakın tribindeyim bu ara. ismail hakkı ağabeyin sesine pek yakışıyor karedeniz türküleri zira. ancak volkan konak'a bu kadar yakışabilirdi herhalde.

evet, devam. birbirinden bağımsız basit aforizmalar kuruyorum zihnimde. en fazla altışar satırlık paragraflar olacak kadar. kurduğum anki kelimeleri düzenleyip çok güzel "-kisa kisa ara notlar-" başlıkları çıkartabilirim. ama parçalardan haz etmiyorum. birleştirince uzun bir not yazabilirim. ya da ne bileyim biraz daha geyiğe sardırabilirim. kamink suğn.

bunun dışında bazen bazı insanları bir kaç adım ileriden takip ettiğimi görüp içimden "he ehe ehehehe" diye sinsice gülüyorum. benim önümden gidenleri ise zamanla fark ediyorum. onlara saygı duyuyorum evet. bir de kendimi geçmişimle kıyaslıyorum. eski yazılarımı, yazışmalarımı ve kendimce komiklik saydığım aptallıklarımı inceleyipp kendime ezici, bir kaç adım ileriden bir bakış atıyorum. ama ne olursa olsun bir kaç adım sonra şu yazdıklarıma da" eeh senin toynağını iskeletor" diyeceğimi düşününce o ehe ehe eheheler geri geliyor.

neyse. fazla uzatıp piç etmenin alemi yok. özetle, bu ara zihnim hafifliyor. üstümden yüklerin kalktığını, önümdeki sisin dağıldığını hissediyorum. eskisi gibi; "bastığım toprak benden korksun" diyecek kadar kendime güven geliyor inceden. düşüncelerim düzenlemeye giriyor. sadece biraz daha pişmiş istiyorum. çevirin arada, yanmayayım.

bir de bir iki adım önünden gittiğim herkese nanik yapıp kocaman kahkahalar atıyorum. gerisinde olduklarımın da bana dönüp aynısını yaptığından emin olarak.